Cennet Sizce Nasıl Bir Yer?

Bu yazımda sizlerle Cennet’ in nasıl bir yer olduğu hakkında bilgiler vereceğim.  Sanki Cennete gitmişte bize anlatıyor, dediğinizi duyar gibiyim :) Gitmedim ama inşallah gideriz, bu bilgiler Kur’an Hadis ve diğer dini kaynaklar ile toplanıp sizler için kısa bir şekilde derlenmiş ve düzenlenmiştir. Beğeneceğinizi umuyorum.

                Öğrencisinizdir ve birçok bakkalın veresiye defterinin assolisti olarak devam eder bütün alışveriş hayatınız.

Bir iş yerinde çalışan maaşlı bir işçisinizdir ve dışardaki alacaklılar maaşınızdan çok daha fazlasına sahiptir.

 Çocuğunuzu okutmak için satmaya razı olduğunuz ceket modası geçtiği için para bile etmiyordur artık.

Veya ne ceketi ne de maaşı olan mazlum bir ev hanımısınızdır.

Üst düzey ekonomi profesörü gelse hiçbir teoremle sizin elinizdeki parayla ay sonunu getiremezken siz aynı parayla üstüne üstlük bir de aile geçindiriyorsunuzdur.

Hayat zaten yeterince yorucuyken, kendinize ayıracak bir aynalık vakit dahi bulamazken zihninizde nasıl daha fazla para bulabilirim düşüncesi her gününüzü korku filmine çeviriyordur. Bir ayda kazandığınız para 2 günde nasıl biter hiç anlayamadınız.

Veya başka şekilde çok fakirsiniz. Ruh fakirisiniz mesela. Çünkü ruhunuz çek defterinden dahi daha ufak kalmış. Etrafınızda ölümünüz ile birlikte akbaba gibi etinizden bir parça av olarak almak isteyen akrabalardan başka hiç samimi dost kalmamış.

Paranız arttıkça ruhunuz daha fazla sıkışır olmuş mesela. Geceleri bile güzel rüyalar ve hülyalar yerine mal yüklü gideceği yere gitmesi gereken tırlar ve patlamaması gereken çekler uykunuzu bile kâbusa çevirmiş adeta.

İster kamyonlar dolusu paranız olsun, ister kamyona otostop çekecek kadar fakir olun. Birinizin imtihanı sabırdı, ötekinizinki de şükür. Ama ikisi de imtihandı işte ve biliyor musun? Fark edemeyen her ruh fakir. Ve biliyor musun? İkisinin de sonsuz istekleri bu sonlu dünyaya sığmıyor.

Ve şimdi hayal edin. Bir anda bir sebepten dolayı öldünüz…

Gözünüzü açtığınız da ise Allah sizden razı olmuş. Beden hapishanesinden yani dünya zindanında kurtuluş vakti de gelmiş yanında. Acıların artık Cennet bahçelerinde izledikçe şükredeceğin birer dizi olmuş sadece. Para derdin yok, sabah erken uyanma derdin yok, elektrik su faturan yok, sıkıntı dert yok.

Rabbin’iz artık “gel kulum, şimdi kavuşma vakti, gel gel de Cemali’mi Temaşa et” diyor. Kabir meleklerine kadar ulaşmış namınız. “O gencecik yaşta başkaları haramlara dalarken Ömer’e, Ebubekir’e, Osman’a, Ali’ye, gencecik yaşında Musab’a benzemeye çalışan haramların içinde Rabbin’i anlatmaya çalışan o genç sendin değil mi? “ Diyor.

Öyle bir mekâna gelmişsin ki yüzler çarşısında beğendiğini takıyorsun. Armut yiyorsun ve çilek tadı gelsin istiyorsun. Cem Yılmaz’ın hamileler “çilek yiyeyim ama muz tadı gelsin” esprisi gibi gerçekten bu da var :)

Burası hikmet dünyası, ekersin sularsın beklersin epey zaman geçer sonra meyveni sebzeni alırsın. Ama orası, düşündüğün şeyin ilk harfini düşünürken önünde buluyorsun.

Vücudunuz hiçbir kıyafetin veremeyeceği kadar ince, narin, yırtıksız. Bıçakla dahi kessen de yırtıksız. Sesiniz bir anka kuşu gibi. Şimdi “hiç anka kuşu sesi duydun mu?” dediğinizi duyar gibiyim :) duymadım tabi ama mecaz anlam anlamında sesinizin bu dünyadaki en güzel sesten bile milyon kat güzel olacağını söylüyor.

Siz konuştuğunuz da Davud(a.s) ile şarkı söyleyen Cibal Dağı gibi Âlem size senkronize oluyor. Dünya da insanlar Yusuf’a bakarken ellerini keserdi. Şimdi Cennet’te sizi gördükleri zaman soluklarını kesiyorlar. Güzelliğinizden utanan Güneşler dahi batmaya diziliyor. Ve inanın artık inşallah Cennettesiniz.

İsteseniz bile eski dertlerinize üzülemeyeceksiniz. Ama çok şükredeceksiniz. Ve kulağınızda aynı cümleler fısıldanacak. “Bitti Kulum, inan hepsi bitti, dertlerin hepsi bitti, hepsi geçti, artık Benimlesin ve inan artık güvendesin.”

Ve anlarsın ki, Dünya meğer bir serapmış. Ve seni hepsinden kurtaracak olan tek şey Rabbin’e kavuşmakmış. 

Teşekkürler...

Takipte kalmayı unutmayın...