haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mart 2017 Cuma

Microsoft'tan 3D Paint Teknoloji Yeniliği



Bilgisayarla tanıştığımız günden beri içli dışlı olduğumuz programlardan biri olan ve bilgisayarlarımızdan hiç eksik olmayan programlardan biri olan Paint programına ebat atlatacak güncelleme test adımında.
Microsoft’un ilk kez pazara sunulduğu 1985 yılından bu yana kolay tüketimi ile yediden yetmişe bütün Windows kullanıcılarının tercih ettiği resim programı Paint programı yenilendi. 3D Boyama programın tarihinin en büyük güncellemesi olması bekleniyor.



Microsoft 10'a yapılacak olan yeni güncelleme ile gelmesi beklenilen en ilgi çekici güncelleme olacak. Şirket yeni versiyon ile uygulamaya dokunmatik ekran arkadaşı ve yüksek çözünürlüklü görüntüler üstünde çalışabilme özellikleri ekleyerek daha cazip duruma getirdi.


Bu güncelleme ile içeriklerinizi 3D cizim ile de sahip olunan kılarak kullanıcılarına çoğu ile gelişmey"i getiriyor.

Microsoft’un Windows 10 Paint programını tekrardan tasarladığı geçen zamanlarda sızdırılmıştı. Şu anda program test adımında olmasından ötürü özel olarak indirip test edebilme imkânına sahipsiniz fakat dil alternatifi yalnızca ingilizce olarak sunmaktadır.


Yeni araçlarında eklendiği programda 3D cizimler yaparak boyamalarda gerçekleştirme mümkün. Uygulamanın yeni versiyonunun 26 Ekim 2016 itibari ile kullanıcıların beğenisine sunulması bekleniyor.



Microsoft yeni Paint’i tamamiyle elden geçirerek dokunmatik arkadaşı özelliklerle daha çekici duruma getirdi. Geçtiğimiz zamanlarda yayınlanan ve programın yeni versiyonunun özelliklerinin gösterildiği videoda, Paint’in 3D çizimi destek verdiği görülüyor.


Twitter’da “h0x0d” isimli kullanıcı doğrulusunda paylaşılan video, tamamiyle yenilenmiş Paint programının önümüzdeki aylarda pazara çıkabileceğini gösteriyor.



Videoda “uygulamayı tamamiyle tekrardan tasarladık ve ilgi çekici yeni özelliklerle donattık” diyen Twitter kullanıcısı, “hala bildiğiniz ve sevdiğiniz Paint fakat uygulamaya harika yeni özellikler ekledik” diyor. Yeni Paint ile kullanıcıların 3 ebatlı yeni nesneler ve dizayn ögeleri oluşturabilmesine imkan tanındığını ifade eden kullanıcı, “Herkes amacıyla 3D çizim yapabilmeyi kolaylaştırdık” diye de ekliyor.


Yeni versiyonunun Windows 10 amacıyla tasarlandığı belirti edilen Paint programına eklenen yeni fırçalar yardımıyla direkt olarak 3 ebatlı çizim yapılabilecek.



Microsoft, birkaç hafta ortamında ürünün lansmanını gerçekletireceğini ve kullanıcılarına 3D dünyada keyifli süre geçirmeleri adına büyük bir gelişme kaydedecekleri adına bildirimde bulunarak Windows 10 kullanıcılarını heycanlandırdı. Bu programın güncellemesi ile Microsoft'un büyük bir sıçrama gerçekleştireceği ile ilgili söylentiler çıkmaya şuandan başlamış durumda. Çok yakın sürete 3D modelleme dünyasına sizler de merhaba diyeceksiniz.


Gerçekten Microsoft gelişme konusunda çok iyi ilerliyor. Paint uygulamasını eskiden çok severdim, küçükken ilk araba ve çöp adam çizimimi oradan yapmıştım. Kolay ve basit bir uygulamayı 3 boyutlu teknolojiye çevirmeleri gerçekten çok güzel olmuş. Artık paintte daha fazla zaman geçirebilir insan :))


Daha fazlası için takipte kalmayı unutmayın.

Teşekkürler…

20 Mart 2017 Pazartesi

Kansere Karşı Yeni Yöntem


Bildiğiniz gibi kanser eskiden çok ölümcül bir hastalıktı ve kansere kapılan kişi "6 ay içinde öleceksin" diye klasik sözler söylenirdi. Gün geçtikçe, teknoloji de ilerledikçe kansere çareler çok oldu ve artık birçok yöntem ile tedavi edilebilir hale geld. Maddi imkanı olanlar için tabiki daha kolay, ama ekonomi imkanı olmayanlar için zor olacaktır. En basiti kemoterapi bile çok pahalı gerçekten.

Burada bahsedilen teknoloji ise, Nanoteknoloji. Bu yazımızda, kansere karşı nanoteknoloji nedir, nasıl tedavi eder detaylı bir şekilde öğreneceksiniz. Öncelikle Nanoteknolojinin tanımı ile başlayalım.

Nanoteknoloji Nedir?

Nanoteknoloji; atomların ve moleküllerin en küçük birimlerini ifade etmek ve maddeyi atomik boyutu ile kontrol etmek amacı ile kullanılmaktadır. Atom üstüne atom koyarak yeni maddeler oluşturmayı ve mevcut maddelerin moleküler yapısını değiştirerek yeni maddeler oluşturma çalışmalarını içermektedir.





‘Nano’ kelimesi kök olarak Yunancadan gelmekte ve cüce anlamında kullanılmaktadır. Bir Nanometre (nm) metrenin milyarda biri kadar bir uzunluğa sahiptir ve teorik olarak milimetrenin de milyonda biri kadar bir uzunluktur. İnsan saç teli ile bir kıyaslama yaptığımızda yaklaşık olarak saç telinin onbinde biri kadar bir kalınlığa sahiptir.

Nano-Robot Nedir ?             

            
Özellikle nano teknolojinin gelişmesiyle birlikte nano robot teknolojisini de araştırmaya başlayan bilim insanları maddenin atomik, moleküler ve supramoleküler yapılarının kontrolünü sağlamaya çalışmaktadır. Özellikle tıp alanında mikro ölçekli ameliyatlar yapıldığı düşünüldüğünde bu nano teknolojisinin bir şekilde bu alanda kullanılmasını sağlamak mümkündür. İşte bu mikro ölçekli ameliyatların yapımında yardımcı olacak nano robot teknolojisi, insan hatasını sıfıra indirerek mikro ölçekli ameliyatlarda verilen komutlarla hastalığı aşmaya çalışacaktır.


Nanoteknoloji İle Kansere Yeni Tedavi Yöntemleri Bulunuyor!


Amerikalı araştırmacılar, kanda yaptığı yolculukla kanserli tümörü bularak içine giren ve hastalığa yol açan geni bloke edebilen bir "nanoparçacık robot" geliştirdi.


Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, insanda kullanılması mümkün olabilecek bu yeni kanser tedavi türüne RNA müdahalesi (RNAi) adı veriliyor. Alnylam, Merck, Pfizer, Novartis ve Roche gibi firmalar, "RNA güdümüyle, kanser, körlük veya AIDS gibi hastalıkların gelişiminde rol oynayan proteinleri üreten genlerin devre dışı bırakılması" yöntemi üzerine çok sayıda çalışma yürütüyor.
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden araştırmacılar, "çok küçük cisimlerin bilimi" olan nanoteknolojiyi kullanarak, mikroskobik büyüklükte "polimer robotlar" üretti. "Transferrin" adı verilen proteinlerle örtülü bu robotlar, kan yoluyla yolculuk yaparak, bu proteinle, çeşitli tipteki tümörlerin giriş kapısını (reseptör) arıyor. Araştırmaya önderlik eden, kimyasal mühendislik profesörü Mark Devis, tümörün, gidilmesi gereken noktasına ulaşılabilmesi ve mekanizmanın görevini yapabilmesi açısından önemli bir aşama kaydettiklerini, geliştirilen yeni teknolojinin heyecan verici bir aşamada olduğunu belirtti. 


Daha önce de, yağ veya lipidler kullanılarak, tümördeki hedefe varma yöntemleri geliştirilmişti. Pfizer, Roche ve Alnylam, geliştirdikleri RNAi ilaçlarını hedefe götürme yöntemleri geliştirmişlerdi.
Davis ve meslektaşlarının yönteminde, kanserli hücreyi bulan parçacık içeriye girerek, müdahale edici "RNA" veya "siRNA"yı bırakıyor ve "ribonükleotid redüktaz" denen ve kanserin büyümesine yol açan denen proteini üreten gen bloke ediliyor.
Davis, mekanizmanın işleyişine ilişkin açıklamasında, "kimyasal sensör adını verdiğimiz parçacığımız (robot), belirlediği hedef hücreye girince, tamam, RNA’yı bırakma zamanı geldi diyor" şeklinde konuştu.
Yöntemin, çeşitli tipte tümörlere sahip kanser hastalarında birinci aşama klinik deneylerinde, 21 günlük süre içerisinde hastalara 4 kez, 30’ar dakikalık seanslarda, parçacıkların oluşturduğu ilaç verildi. Daha sonra hastaların tümörlerinden alınan örneklerde, parçacıkların tümör hücrelerinin içine girdikleri anlaşıldı. Parçacığın, yani robotun taşıdığı RNA’nın görevini yaptığı, kanserin gelişimine yol açan proteinin çalışmasını engellediği gözlendi. 





Davis, bu tedavinin tümörü küçültüp küçültmeyeceğini henüz bilmediklerini, tedavinin güvenliği açısından da henüz bir şey söyleyemeyeceklerini ifade etti. Çalışmanın bir bölümü, Haziran ayında yapılacak olan "American Society of Clinical Oncology" toplantısında sunulacak. 
Kanser hastalarımıza Allah'ım şifalar versin. 

Okuduğunuz için Teşekkürler...

9 Mart 2017 Perşembe

Dikkat ! Google Chrome Tuzağı !


Son zamanlarda yaygınlaşan internet güvenliği makaleleri sonrası artık kişiler daha bilinçli bir hale geldi ve bu da hackerlar için daha farklı sosyal mühendislik arayışı demek oluyor.
2000’ lerin başı ve bu zamana kadar kullanılan birçok farklı yöntem vardı bunlardan bazıları:
-Solucanlar
-Rat
-Truva Atı
-Keylogger ve diğer casus yazılımların yanı sıra sahte web sayfaları da bunlara ait.
Yakın zamanda ise bu yöntemler artık biraz daha kişinin dikkatsizliğini kullanarak yapılmaktadır.
Örnek olarak: Kişi AutoCAD’i indirmek istesin. Fakat site üzerinde indirme yapacağı zaman AutoCAD isimli farklı yapıya sahip dosyayı kullanıcıya indirme bağlantısına gömüyor ve kurulum sırasında kişi aslında istediği dosyayı kurduğunu zannederek tuzağa düşmüş oluyor.
Bunun yanı sıra artık bu yöntemde kişiler için biraz daha bilindik olmaya başladı ve farklı yöntemler denenmeye başlandır.


Font Hata Tuzağı






13 Ocak 2017’de ilk olarak kullanıcıya Chrome Tarayıcısında ‘’HOEFLER TEXT ‘’  yazı tipi bulunamadı gibi bir Scprit uyarısı aldık ve sizden sayfa eksik fontu indirmenizi istemektedir ve indirip kurarsanız siz de bu kurbanlar arasında yer alıp artık kişisel bilgileriniz tehdit altındadır.



İncelendiğinde bulaşılmış olan platformların dağılımları bu şekildedir.



İndirilen dosyayı virüstotal’de incelediğimizde ise sonuç böyledir.



Bakıldığında Spora fidye virüsü olarak görünen bu sciprit tabanlı bu yazılım genel olarak Rus sitelerinde göründü ilk olarak ve şifrelediği dosyaları belirli bir ücret karşılığında kişiye teslim etmektedir.

Sonuç olarak gün geçtikçe daha fazla tehdit içerek internet üzerinde dikkatli olmamız gerekmektedir ve tedbir olarak anti-virüs yazılımları ve web güvenlik yazılımları bizi bu tehditlerden uzak tutabilir.

Teşekkürler...

6 Mart 2017 Pazartesi

MSI GTX1080 Sea Hawk X İncelemesi


Nvidia’ nın geliştirdiği bir başka muhteşem tasarımla beraberiz. Geforce bildiğiniz üzere Nvidia tarafından geliştirilen ve üretilen bir işlemci ünitesidir. Özellikle bilgisayar oyun sektörlerinde çok gerekli olan ve üst düzey oyunları en üst grafikte çalıştırabilen en iyi kaliteyi size sunan firmadır Nvidia. Şimdi ise sizlerle MSI GTX1080 Sea Hawk X incelemesini yapalım.

            Teknoloji çağındayız ve artık 7’den 70’e herkes oyun oynuyor. Gerek PS, Xbox gerekse PC platformlarında oyunlar oynanıyor. Bazen PS’de dev ekradan HD kalitede oynadığınız oyunun zevkini ve muhteşem görselliğini PC’de alamıyoruz. Bunun sebebi de grafik kartı işlemcisi. Grafik kartı ne kadar güçlü olursa görsellik ve kalite bir o kadar güzel olacak ve oynadığınız oyunların tadını PC’niz ısınmadan çıkarabileceksiniz. Nvidia’nın geliştirdiği bu işlemci tam sizlere göre.





Hız tutkunları için geliştirilen bu ürün, Corse ile iş birliği çerçevsinde hazırlanmıştır. Pompasından radyatörüne kadar komple sıvı soğutma sistemi ile donatılan ekran kartı Corse’nin hidro serisinin bakım gerektirmeyen soğutma kitine ve baskılı devre kartı için arka plakaya yer veriliyor. Bilindiği üzere bu plaka hem kartın soğutma performansına katkı sağlıyor hem de kartın arka bölümünü dış etkenlere karşı koruma altına alıyor.



Radyatör 120mm çapında oluşuyor ve gürültülü çalışmadığı gibi yüksek hava etkisi sağlayabiliyor. Bilgisayar kasanızın ister iç üst bölümüne istersenizde dış arka bölümüne monte edebilirsiniz. Sıvı soğutma sisteminin, GPU ile temas ettiği bakır tabakanın mikrofinlerden oluşuyor ve yüksek iletkenlik sağlayabiliyor. Ayrıca diğer sürümlerine nazaran görüntüsü daha hoş olmuş ve kartın MSI logosu ve pervanesi ışıklandırılarak görsel anlamda daha etkileyici olmuş.





MSI GTX1080 Sea Hawk X sıvı soğutma takviyesi ile hız aşımı konusunda ciddi potansiyel barındırsada pek çok modelde olduğu gibi çalışma frekansları hava soğutmadaki modellerin gerisinde kalıyor. Profil ayarlarında 3 mod seçeneği bulunmaktadır. Sessiz mod seçilirse kartın GP hızı standartlarda 1607 Mhz, Game Mode’da 1683 ve 1823 Mhz’e çıkabiliyor. OC Mode’da ise 3290 Mhz’a kadar çıkabiliyor.




Genelde standart çalışma hızları bu şekilde olsada geri kalan ve merak edilen diğer Mhz’ları Nvidia kullanıcıların keşfine bırakmış. Araştırmayı seviyorsanız çok seviyorsanız rahat bir şekilde 2 Ghz üstüne çıkabilirsiniz.


Nvidia, oyunlarınızda herhangi bir donma, yırtılma, kasma gibi olmayacağı gibi UHD yani ultra düzeyde bile rahatlıkla oynayabileceğinze dair garanti veriyor.





            Eğer almayı düşünüyorsanız biraz paraya kıymanız gerekiyor fakat vereceği performanstan çok memnun kalacağınıza eminim. İzlediğim videolarda oyun performanslarını gördüğümde ultra düzeyde çok canlı oyun oynama şansınız oluyor. Bu zamana kadar hep kasmasın donmasın diye en düşük düzeyde oynardım ve bu kaliteyi görünce biz oyunun tadını alamıyormuşuz gerçekten diyorum. Örnek verecek olursak, film izlediğinizde 240p ile 1080HD yada Bluray izleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız :)
Teşekkürler…

2 Mart 2017 Perşembe

Zihin ve Zihin Kontrol Sistemleri Hakkında



Zihin, ölüme kadar hiç durmayan aralıksız 8/25 tabiri gibi çalışan bir sistemdir. Susmaz bilmez bir şey, sizlere herşeyi düşündüren, her an düşündüren şeydir. Siz kontrolü ele almadığınız sürece de ne susacaktır nede düşüncelerinizin sınırı olacak ve durmayacaktır. Mesela bir işle uğraşırken aklınıza başka bir şey geliyorsa siz zihninizi kontrol edemiyorsunuz demektir. Ve her zaman sizi negatife tutmaya çalışır. Bir nevi onu kontrol etmezseniz nefsiniz onu kontrol ederek sizi kontrol eder. Geçmişe dair ne kadar kötü anılar var ise, hatırlamak istemediğiniz ama sanki size zorla gösteriyorlarmışcasına gözünün önüne getirerek size hatırlatan bu zihni aslında kontrol edebilirsiniz.









Zihninizi sadece nefsiniz kontrol etmiyor ayrıca reklamlar, televizyon, bilgisayar, din, siyaset gibi birçok şeyler de sizleri kontrol ediyor. Farkında olmadan bilincinize giriyor o reklamlar. Televizyon izleyenler bilir. Alt yazılar ne kadar hızlı geçip okuyamasakta o zihnimize aslında giriyor ve çıkan reklamlar insanları bir nevi kontrol edebiliyorlar. Çevremizde, özellikle bu teknoloji çağında zihin kontrolleri artık daha kolay.









Hayvanlar üzerinde bile deneyler yaparak zihin kontrolü yapmaya çalışıyor. Bir çeşit elektrikli kask ile ona herşeyi yaptırabiliyor ve ne düşünüyorsa o kask sayesinde bilgisayarda bile görüntüsü çıkıyor. Tabi bunlar söylenimler, araştırmama göre pek açık bir delil göremedim. mesela bu resimde maymun zihni ile altındaki aracı kontrol ediyor ve yönlendiriyor.









Ama şuan ki teknoloji ile neden yapılamasın ki? Telepatik telsiz gibi birçok şeyler yapılıyor artık ileride “Düşünce ile Konuşma” gibi şeyler de olabilir deniliyor ne kadar doğru bilemem tabiki.

Beyin ile ilgili bir de Elektromanyetik ile zihin konrolü bulunmaktadır. 1870 yıllarda Alman bilimadamları Hitzig ve Fritshc tarafından bulunup gerçekleştirilmiştir. Beynin, vücudun merkezi olduğunu birkaç deneyler ile beyne gönderilen elektrikler ile buldular.









1930 yıllarında da Parapskoloji temel terimlerinden telepati, büyük devletler için güçlü bir silah anlamındaydı. Bu konuda Sovyetler ve Amerika bir çok deney yapmıştır. Ruslar yaptıkları telepati deneylerinde ise hem başarılı olmuş hemde şaşkın olmuşlardı. Genellikle ruh hastası insanları kullanarak beyne elektromanyetik ile iki tarafın telepati kurmasını sağlıyordu.









Belirli seviyelerde belirli mesafeler koymaya başladılar fakat dikkat ettikleri nokta artık cihaz yardımı olmadan da çok rahat telepati kurabilmeleriydi. Allah inancı olmayan Sovyet zamanın da 1962 yılında yayınlanan bu deney hala çözememişler ve her denekte aynı şey olmuştu. Önceleri deneklere uyuşturucu verilerek denerler ve şuur kayıpları ortaya çıkar, sonra beyne elektrik vererek transa girmelerine yardımcı olup telepati kurmalarını sağladılar. En fazla 1500 km mesafe yapan Ruslar sonucun değişmediğini gördü ve telepati başarılı ile sonuçlanmıştı.









Eskiden beri Amerika gibi büyük ülkeler hala bu sistemi kullanmakta ve gizli silah, savaş, proje gibi birçok şeylerde kullanmaktadırlar. Esir düşen ajanlara bile özel zihin eğitimleri verilerek acıyı, işkenceyi zihni bastırarak hiçbir şey hissedemez hale gelirler. Uzaktan beyin okuma, telepati gibi birçok şeyleri zihinleri ile çok basit yapabilen özel askerler üzerinde denediler ve başarılı oldular.




Tabi bunların hayatları verdikleri ilaçlardan ve kimyasaldan dolayı kısa oldu. 1930’dan bu yana birçok teknoloji değişmesini göz önünde bulundurursak sanırım filmlerde izlediklerimiz pek de yalan değil diyebiliriz. Zihin kontrolü o kadar çok geniş bir konu ki buraya yazmakla bitmeyecek :) o yüzden sizleride sıkmadan kısa yazmak istedim.


Teşekkürler...

28 Şubat 2017 Salı

Telepatik Telsiz - Şaşıracaksınız-

TELEPATİ : Bir kimsenin  kafasından geçenleri hiçbir araç ve duygusal bağlantı olmaksızın karşı taraftaki kişinin düşüncelerini beş duyu organı haricinde yapılan bir haberleşmedir, algılama yeteneğidir.


SORU : Peki telepatik iletişim nasıl kurulur ? Bizlerinde kurması mümkün müdür?
CEVAP :  Konuşmadan karşıdaki kişi ile telepatik bağ kurarak iletişme geçmek mümkündür. Telepati yapmak için alıcı verici olmak üzere iki kişi lazımdır. Verici, aklından düşünceyi geçirir. Ve alıcı kişi de bu düşünceleri algılamaya çalışır. Telepati karşıdaki kişiye odaklanarak ve onun gibi olmaya, onun gibi düşünmeye çalışarak onun düşüncelerine odaklanma olayı ile gerçekleşir ( Bu bağlamda sempati bağının yüksek  olması önemlidir.) Böylelikle telepati yapılmış olur. Yani kısacası telepati, bir kişideki düşüncelerin diğer kişiye konsantre ile birlikte onun gibi düşünme ve düşünebilme olayıdır. Örneğin anne ile çocuk arasındaki sessiz iletim, çalan telefonun veya eve gelenin kim olduğunu tahmin etme, yada bir arkadaşımı düşündükten bir süre sonra onunla karşılaşmamız günlük hayatta farkında olmadan yapılan telepatilerdir. Bu iletişim bağları tüm varlıklar arasında mevcuttur. Bu sebeple bunlar tesadüf değildir hatta Tesadüf diye bir şey yoktur.


NOT : Telepatik iletişim zaman ve mekanla sınırlı değildir bu iletişim anında gerçekleşir.
Telepati beynin yaydığı mikrodalga verilerin, o frekansı algılayan beyine ulaşmasıdır.
TELEPATİK TELSİZ KULLANIMI İLGİLİ HABER



Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagonun ‘çılgın bilim laboratuarı olarak nitelenen araştırma geliştirme birimi DARPA, beyin dalgalarıyla haberleşmeyi sağlayacak Telepatik Telsiz teknolojisini geliştirmek için harekete geçti. Bu habere göre askerlerin sesli şekilde konuşmadan ve dolayısıyla düşman tarafından tespit edilme korkusu olmadığından, uzaktan haberleşmeyi
sağlamak amacıyla beyin dalgalarını kullanmayı amaçlıyor. Beyin dalgalarını okumak için EEG sisteminin kullanılmasını öngörülüyor. DARPA’ ya göre telepatinin üç temel hedefi bulunmaktadır. Bunlar ;
     1.       Kişinin konuşmasından önce ortaya çıkan beyin dalgalarını tespit etmek
     2.       Bu dalgaları okumak
     3.       Sonra da bu dalgaları sinyale dönüştürüp alıcıya aktarmak
Teşekkürler...

26 Şubat 2017 Pazar

Asteroit Madenciliği Hakkında Geniş Bilgi


Bilim-kurgu filmlerinde sıkça rastladığımız, düşüncesi bile insanın aklına bir türlü yatmayan bir mesele ‘uzay madenciliği’ ya da bir diğer adıyla asteroit madenciliği… O altın, platin ne varsa benim diyen paragöz yatırımcıların çalışmalara çoktan başladığı, geleceğin en kazançlı mesleklerinden biri olma potansiyeline sahip.

 Avatar filminde insanların başka bir gezegene gidip oranın kaynaklarına sahip olabilmek için verdikleri savaşı izlemiştik. Bu filmler gerçek mi oluyor? Eskiden hayal ettiğimiz çoğu şeyin günümüzde gerçekleşme fırsatını bulduğunu gördüğümüz bir çağdayız.Dünya’nın kaynakları bu kadar kısıtlıyken insanoğlu başka kaynak arayışlarına, başka dünyalara bir nevi uzaya yelken açmaya hazırlanıyor.

Asteroit madenciliği nedir?

Asteroit madenciliği ya da uzay madenciliği, asteroitlerden ve dünyaya yakın küçük gezegenlerden hammadde çıkarılması işleminin adıdır.


Nedir Bu Asteroitler?


Asteroit, yörüngeleri çoğunlukla Mars ile Jüpiter gezegenleri arasında kalan gökcisimleridir.Mars ve Jüpiter’in yörüngeleri arasında 480 milyon kilometreyi aşan bir boşluk vardır. İşte bu kocaman boşlukta birçok asteroit yer almaktadır.Asteroitlerin yüzeyinde bulunan donmuş su kütleleri de uzay ortamında en az madenler kadar değerlidir. Büyük bir asteroitten 100 trilyon dolarlık maden çıkarılabileceği düşünülüyor.
3 çeşit asteroit vardır;
C-tipi asteroitler, en çok olanlarıdır. Karbon ve su içeren mineraller bakımından zenginlerdir. Ayrıca çok miktarda organik karbon, fosfor ve gübreleme amacıyla kullanılabilecek temel bileşenleri de barındırırlar.Bu Asteroitlerde su bulunması gidecek olan uzay aracının yakıtını sağlayabilmesi için de kullanılabilecek.
S-tipi asteroitler, kayalık yapıya sahiplerdir temel olarak demir ve magnezyum silikatları içerirler. Ayrıca yapılarında nikel, kobalt, platin, rodyum, altın bulundururlar. Altını duyunca nasıl da gözleriniz parladı. Hadi hemen s-tipi bir asteroid kestirin gözünüze ve yolculuk başlasın.
M-tipi asteroitler, nadir kayalardır ancak S-tipine kıyasla 10 kat daha fazla metal içerirler. Genellikle elektronikte kullanılan madenleri bünyesinde barındırır.

Asteroitler Nasıl İşlenecek?


Asteroitler birçok yöntemle işlenebilmesi söz konusudur. Yüzey madenciliği yapılacaksa eğer toplama işlemini gerçekleştirebilecek ekipmanla donatılmış araçlara ihtiyaç vardır. Birçok asteroidin yapısında moloz yığınları şeklinde cevherler vardır. Elektromanyetik sistemler kullanılarak, değerli metallerin toplanması kolayca mümkün olabilir. Kum içerisine karışmış demir tozlarına mıknatıs yaklaştırıldığında, sadece demir taneciklerinin mıknatısa yapışması sonucu kolayca bir ayrıştırma ve toplama işlemi yapılacaktır.


Madenler Nasıl Getirilecek?


Elde edilen maddelerin Dünya’ya nakliyesi ise üç farklı şekilde gerçekleşebilir. Birinci yöntem asteroitten maddelerin Dünya’ya ham şekilde getirilmesidir. İkincisi hammedelerin bulunulan asteroitte veya gezegende işlenmesi ve sadece işlenmiş ürünlerin Dünya’ya getirilmesidir.

Bu yöntemde işlemi uygulayan tesislerin inşasının önceden yapılmış olması, düzenli olarak enerji ve bakımının sağlanması gerektiği için, oldukça maliyetli bir yöntemdir. Son yöntem ise, asteroitin kendisinin Dünya, Ay veya ISS (Uluslararası Uzay İstasyonu)’nin yakınlarındaki güvenli bir yörüngeye getirilmesi.Böylelikle daha az zaman kaybı ve maliyetin indirgenmesi mevcut.

Yatırım Yapan Firmalar


Deep space Industries şirketi 2016 yılında ilk asteroitinin örneklerini Dünya’ya getirmeyi ve 2023 yılında aktif olarak asteroit madenciliği yapmayı hedefliyor. Başka bir girişim ise ünlü arama motoru Google’ın kurucusu Larry Page ve CEO’su Eric Schmidt tarafından yatırım yapılan Planetary Resources şirketi. Bu şirketin hedefiyse 2020 yılında asteroitlerden su çıkarıp bunu oksijen ve hidrojene ayırıp roket yakıtı elde etme yönünde. Böylelikle ticari uydulara ve uzay araçlarına yakıt sağlamak.

İlk Maden 2010 Yılında Getirildi

Projenin henüz hayata geçirilmediğini bir defa daha not etmekte fayda var. Zaten bugüne kadar bir Dünya’ya sadece bir defa bir asteroitten madde getirilebildi. 2010 yılında 25143 Itokawa asteroidinden alınan ve sadece bir miktar toz halinde dünyaya getirilebilen madde,  Japonya Uzay Ajansının Hayabusa uzay aracı tarafından taşınmıştı.

25 Şubat 2017 Cumartesi

Sizce İnternetten Koku Almak Mümkün Mü?


Yurtdışında eğitim aldığım için haliyle aileden uzak kalıyorum ve yılda sadece yazları 1-2 ay görebiliyorum. Vize döneminde haliyle insan başını kitaplardan kaldıramadığı için arada bir annen ve onun sana ders çalışırken getirdiği yemekleri, kurabiyeleri hatırlıyorum. Haliyle özlüyorum, arıyorum ve bir hâl hatır soruyorum. Annemde o sırada akrabalarımızdan eniştemlerin misafirliğe geldiğini söylüyor. Hemen aklıma geliyor, kesin sarma yapmıştır, donatmıştır canım anam sofrayı dedikçe midem daha da kazınıyor. Bari kokusunu çekeyim desen o da yok ve imkânsız diye düşünüyor insan.
            Tabi biz böyle düşünürken başkalarıda teknolojiyi geliştirme yönünde gecesini gündüzüne katıyor. Bu teknolojinin güzelliğide özellikle analarından ve ana yemeklerinden uzak olan kuzular için :))


İnternette ilk gördüğümde bende şaşırmıştım. İnternetten artık koku alabileceğiz diye. Okuyup iyice araştırdım ve bu güzel bilgiyi de siz değerli CW ailem ile paylaşmak istedim.
Aromyx adında Amerikalı bir şirket ‘EssenceChip’ ismi ile bir teknoloji üretmeye ve geliştirmeye başladı. Geliştirdikleri yeni nesil çipler sayesinde kokuları artık dijital ortama gönderebilecek ve saklayabileceğimizi duyurdu.






Hemen hemen herkesde internet vardır. Bu günlük teknoloji ve internet sayesinde artık iletişimlerde resim ve ses olmakla kalmayacak artık kokuda gönderebileceksiniz.
İnsanın bildiğiniz üzere 5 duyu organı bulunmaktadır. Haliyle büyük şirketler 5 duyu organını yeni nesil çipler ile telefonlara sığdırmak için yarışıyorlar. Şuana kadar görme, duyma ve dokunma özellikleri olan çiplere bir yenisi daha eklenecek ve koku alma özelliği de eklenecek.
Bu yarışta da en iddialı isim ise Amerikalı şirket Armoyx.




“Sellfie” döneminden sonra da artık “Smellfie” döneminin başlayacağını göreceğiz.
Peki, nasıl yapacaklar? İlk başlarda sadece bilgisayarlar için düşünülmüş olan bu proje renkli yazıcılar gibi ek donanım halinde ilk başlarda böyle piyasaya çıkacak. Tıpkı gelen bir fotoğrafı renkli yazıcıda yazdırdığınız gibi e-posta ile gelen kokularda 4-5 farklı kimyasal kartuşların yardımı ile üretilecek. Asıl hedefleri ise hem kokuları algılayacak hemde gelen kokuları püskürten teknoloji bir an önce küçültüp cep telefonlarına getirmek.





Değişik bir araştırma olmuş aslında çok da güzel düşünülmüş. Artık kafede arkadaşlarınızla oturduğunuzda çektiğiniz fotoğrafta kokular da karşı tarafa gönderilecek ve orada olmadığı için kıskanan arkadaşlarınız, alacağı kokular yüzünden biraz daha fazla kıskanacak. Tabi bu teknolojiyi duyan Türk’lerin aklına sadece yemek kokuları gelmiyordur. Arkadaşlarına tabiri caizse eşek şakaları yapmayı sevenlerin aklına da başka türlü şeyler geliyorsa sizde benim gibi şakayı çok seviyorsunuz demektir :))))
Okuduğunuz için Teşekkür Ederim…